Çağdaş Sözlük

Va'îd ~ وعید

Kamus-ı Türki - Va'îd ~ وعید maddesi. Sayfa: 1496 - Sira: 3

وعید Va'îd osmanlıca ne demek, وعید anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde وعید Va'îd maddesi

Va'îd ~ وعید güncel sözlüklerde anlamı:

VA'iD ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Şimdi, benim dünyâda ve âhirette va'îdimden korkanlara va'z-u nasîhat et! (Kâf sûresi: 45)

Mekke müşriklerinden önceki kavimler, Peygamberlerini tekzîb ettiler (yalanladılar). Onlara va'îdim hak (vâcib) oldu. (Kehf sûresi: 14)

Abdullah ibni Ömer buyurdu ki: Babam Ömer (r.anh) Hayber topraklarındaki mülkü olan bahçesini, tasadduk etmek yâni sadaka olarak vermek istiyordu. Peygamber efendimize ne yapmasını sormuştu. Peygamber efendimiz: Mülkünü vakıf yoluyla sadaka et ki satılmasın, hîbe edilmesin, mîrasçılara kalmasın ancak gelirleri veya mahsûlü hayır işlerine harcansın" buyurdu. Babam da böyle yaptı. O bahçenin mahsûlü Allah yolunda harbedenlere, köle âzâd etmeye, misâfirlere ve yolculara, yolda kalmışlara, bahçeyi işleyenlere ve idâre edicilerine harcandı. (İbn-i Âbidîn)

2. Kırâatte yâni Kur'ân-ı kerîm okurken duracak yerde durmak, kelimeyi kendisinden sonra gelenden ayırmak.

Zellet-ül kârinin (yanlış okumanın) biri de, vakıf ve geçilecek yerde olur. Bu şekilde hatâda, mânâ değişse de namaz bozulmaz. (Alâüddîn-i Haskefî)