NEHR ::: Çay, ırmak. * Vüs'at, bolluk. Genişlik.

NEHR ::: Boğazlamak, kesmek. * Namazda sağ elini sol eli üzerine koymak. * Sadr, göğüs.

neher ::: (a. i.) : 1) nehir. 2) genişlik, bolluk.

nehr ::: (a. i. enhâr, enhür, nühûr) : akarsu, çay; ırmak. Mâ-beyn-en-nehreyn "Dicle ile Fırat arasındaki yer" : Mezapotam. ya, Elcezîre. (bkz : nehreyn).

nehr-i âmm ::: fık. suyu umûma âit olan nehir ki, bunda şüf'a câri olmaz.

nehr-i dûr ::: uzak nehir.

nehr-i hâss ::: fık. suyu, muayyen kimselerin arazîsine taksîm olup o arazînin sonuna varınca kaybolan akar su.

nühûr ::: (f. i.) : göz. (bkz. : ayn, basar, çeşm).

nehr ::: nehir, ırmak.

nehir ::: burun içinden çıkan ses , hırıltı

nehr ::: ırmak , nehir

nehr ::: ‬ırmak

nehr ::: nehir

neher ::: (a. i.) 1) nehir. 2) genişlik, bolluk.

nehr ::: (a. i. enhâr, enhür, nühûr) akarsu, çay; ırmak. Mâ-beyn-en-nehreyn

nühûr ::: (f. i.) göz. (bkz. : ayn, basar, çeşm).

NEHR :::