Çağdaş Sözlük

Necâset ~ نجاست

Kamus-ı Türki - Necâset ~ نجاست maddesi. Sayfa: 1456 - Sira: 23

نجاست Necâset osmanlıca ne demek, نجاست anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde نجاست Necâset maddesi

Necâset ~ نجاست güncel sözlüklerde anlamı:

NECASET ::: Pislik, kazurat, murdarlık. (Bak: Habes)

necaset ::: (a. s.) : 1) pislik, murdarlık. 2) ters, kazurat.

necâset ::: pislik.

NECaSET ::: Namazın şartlarından birisi de necâsetten tahâret olup, bedende, elbisede ve namaz kılınacak yerde necâset bulunmamaktır. (İbn-i Âbidîn)

Katı şekil almış necâset, insan derisinde, elbisesinde ise veya bevl, kan gibi akıcı necâset, mest üzerinde olsa da, ancak yıkamakla temizlenir. Kan, şarap, ispirto, bevl (idrar) gibi sıvı necâsetten biri bulaşmış toprak, katı necâset demektir.Katı necâset, kemer, çanta, mest, ayakkabı üzerinde olunca, oğmakla, silmekle temizlenir. (İbn-i Âbidîn)

Sarhoş eden bütün içkiler, şarap gibi kaba necâsettir. (Halebî)

İğne ucu kadar elbiseye sıçrayan bevl (idrar) ve kan damlaları ile sokakta sıçrayan çamurlar ve necâset buharlarının, necâsete dokunarak gelen gazların, rüzgârın ve ahırda ve hamamda meydana gelen buharlardan, duvarlarda hâsıl olan damlaların elbiseye, yaş deriye değmesi affedilmiştir. (İbn-i Âbidîn)

Necâset bulaşmış ayakkabı ile cenâze namazı kılınmaz. (Alâüddîn Haskefî)

Peygamber efendimiz zamânındaki Necâşî'nin adı Eshame idi. Nasrânî (hıristiyan) iken müslüman oldu. Cenâze namazını Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem Medîne'de kıldırdı. (İbn-i Hişâm-Halebî)

Eshâb-ı kirâm, Necâşî'nin memleketi Habeşistan'a hicret ettiklerinde, Necâşî onlara bir takım suâller sorduktan ve Peygamber efendimiz hakkında bilgi aldıktan sonra şöyle dedi:"Sizi ve yanından geldiğiniz zâtı tebrik ederim. Ben şuna inandım ki, O, Allah'ın resûlüdür. Zâten biz O'nun ismini, geleceğini İncîl'de görmüştük. O resûlü (peygamberi), Meryem oğlu Îsâ aleyhisselâm da haber verdi. Vallahi eğer Muhammed aleyhisselâm buralarda, Habeşistan'da olsaydı gidip O'nun eşyâlarını taşır, mübârek ayaklarını yıkardım. Şimdi siz ülkemde istediğiniz gibi emniyet ve huzûr içinde yaşayınız. Bana dağ kadar altın verseler, sizlerden birini üzüntüye sokmaya râzı olmam!" Necâşî'nin müslüman olması ve alâkası, Eshâb-ı kirâmı ziyâdesiyle sevindirip, memnun etti. (Halebî, Abdülhak-ı Dehlevî)

Necaset :::


  1. Pislik.

  2. Dışkı, ters (Il).

necâset ::: pislik

necâset ::: ‬pislik

necaset ::: (a. s.) 1) pislik, murdarlık. 2) ters, kazurat.

necaset ::: pislik

NECASET :::

Pislik, kazurat, murdarlık. (Bak: Habes