Çağdaş Sözlük

Mukâbele ~ مقابله

Kamus-ı Türki - Mukâbele ~ مقابله maddesi. Sayfa: 1388 - Sira: 7

مقابله Mukâbele osmanlıca ne demek, مقابله anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde مقابله Mukâbele maddesi

Mukâbele ~ مقابله güncel sözlüklerde anlamı:

MUKABELE ::: Karşılık, karşılamak. * Mücadele. * Karşılaştırmak. Karşılıklı yapılan iş, karşılıklı yapılan okuma. * Camide Kur'ân-ı Kerimi okuyup halka dinletmek.* Yüz yüze olmak. * Düşmanın şerrinden kurtulmak ve onun şiddetini kaldırmak için onu yıldıracak tedbirde bulunmak.

MUKaBELE ::: Hapsetmek. * So aya bırakmak, tehir etmek. * Meşveret etmek, danışmak. * Bir kimsenin evi yanında bir ev satıldığında; "başka kimse satın alsın, ben ondan şüf'a yolu ile alayım" diye şirâsına muhtaç iken tehir etmek.

Mukabele ::: ("ka" uzun okunur. a. i. sül. : kabile) : 1) karşılık verme, karşılama. 2) karşı gelme. 3) birbiriyle karşılaştırma; karşılıklı yapılan okuma. 4) camilerde halka karşı Kur'an okuma Cebr ü mukabele : ma, [evvelce muadele adını alan] cebir. 5) tas. Mevlevi âyinle rinde tarikat mensuplarının cezbe haliyle ayakta dönmesi (bkz. : semâ').

mukabele ::: (a. i.) : huk. satılık olan komşu evinin satın alınmasını tehir ederek satıldıktan sonra şüf'a yoliyle müşteriden alma.

mukabele ::: karşılık verme.

MUKaBELE ::: Ramazan ayında mukâbele sûretiyle Kur'ân-ı kerîm okumak, orucun sünnetlerindendir. (İmâm-ı Gazâlî)

Mukabele ::: Aralarında tezat ve karşıtlık bulunan kelime, tamlama ve sözleri birarada kullanmak.

mukâbele ::: karşılık , karşılık verme

Mukabele ::: (

mukabele ::: (a. i.) huk. satılık olan komşu evinin satın alınmasını tehir ederek satıldıktan sonra şüf'a yoliyle müşteriden alma.

mukabele ::: karşılık

MUKABELE :::

Karşılık, karşılamak. * Mücadele. * Karşılaştırmak. Karşılıklı yapılan iş, karşılıklı yapılan okuma. * Camide Kur'ân-ı Kerimi okuyup halka dinletmek.* Yüz yüze olmak. * Düşmanın şerrinden kurtulmak ve onun şiddetini kaldırmak için onu yıldıracak tedbirde bulunmak.

MUKÂBELE :::

Hapsetmek. * Sonraya bırakmak, tehir etmek. * Meşveret etmek, danışmak. * Bir kimsenin evi yanında bir ev satıldığında; "başka kimse satın alsın, ben ondan şüf'a yolu ile alayım" diye şirâsına muhtaç iken tehir etmek