koy ~ قوٓی
Kamus-ı Türki - koy ~ قوٓی maddesi. Sayfa: 1118 - Sira: 13
قوٓی koy osmanlıca ne demek, قوٓی anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde قوٓی koy maddesi
koy ~ قوٓی güncel sözlüklerde anlamı:
KOY ::: Küçük körfez. Karanın içine girmiş, rüzgârdan saklı deniz parçası. Deniz koyuna benzer, çevresi mahfuz yer. Köşe, bucak.
kâvî ::: (a. s. keyy'den. c. : kâvi.yân) : dağlıyan, yakan, yakıcı, fr. caustique.
kavi ::: (a. s. kuvvet'den.) : 1) kuvvetli, güçlü. 2) güvenilir, sağlam.
kaviyy-ül-bünye ::: bünyesi, yapısı sağlam, sağlam bünyeli.
kaviyy-ül-iktidâr ::: iktidarı kuvvetli.
kuvve ::: (a. i.) : 1) kuvvet, güç. 2) niyet, fikir. 3) salâhiyet (yetki). 4) keyfiyet, vasıf.5) his. 6) kabiliyet. 7) fels. fr. faculte.
kuvve-i adliyye ::: huk. hukuk ve ceza kanunlarını, vak'a ve hâdiselere tatbik eden kuvvet.
kuvve-i an-il merkeziyye ::: fiz. merkezkaç kuvvet, bir merkez çevresinde hareket eden bir cismi, o merkezden uzaklaştıran kuvvet, fr. force centri-fig.
kuwe-i askeriyye ::: askerî kuvvet, bir yere çıkartma yapabilecek, kullanılabilecek asker kuvveti.
kuvve-i azm ::: azim kuvveti.
kuvve-i bahriyye ::: ask. deniz harp kuvveti.
kuvve-i bâsıra ::: hek. görme kuvveti, gözdeki görücülük kuvveti.
kuvve-i cazibe ::: fiz. [Arz'ın] cezbetme, çekme kuvveti, fr. pesanteur.
kuvve-i dâfia ::: defetme, savma kuvveti.
kuvve-i galibe ::: ("ga" uzun okunur) : üstün, ezici kuvvet.
kuvve-i hafıza ::: hafıza kuvveti, hıfzetme, unutmama kuvveti.
kuvve-i icrâiyye ::: huk. devlet idaresiyle ilgili, umûmî icrâât ile zabıta kanun ve nizamlarının ve mahkemelerden çıkan hüküm ve i'lâmların yerine getirilmesiyle mükellef bulunan kuvvet.
kuvve-i ihtilâlv ::: ihtilâl kuvveti.
kuvve-i ile-l- merkeziyye ::: fiz. merkezcil kuvvet, muhitten merkeze doğru yönelen kuvvet, fr. foree centripete. [kuvve-i an-il merkeziyye'nin zıddı]
kuvve-i istinâd ::: dayanma kuvveti.
kuvve-i kudsiyye ::: Allah sırlarının kendisinde gözüktüğü peygamberlerin, ermişlerin kuvveti.
kuvve-i lâmise. ::: hek. bir nesnenin yumuşaklığını, katılığını hisseden kuvvet.
kuvve-i mâliyye ::: mal ve servetçe olan iktidar.
kuvve-i mekniyye ::: f'ra. gizli güç, potansiyel.
kuvve-i muhassala ::: fiz. kuvvetlerin bileşkesi, birçok kuvvetlerin yerine geçen kuvvet.
kuvve-i mutasarrıfa ::: zihinde hayâlin sakladığı şeyleri istenildiği şekilde düzenleme ve harcama kuvveti.
kuvve-i müdrike ::: beş duyu ile duyulan şeyleri zihinde de duyma kuvveti.
kuvve-i mümeyyize ::: içte hissedilen şeyleri birbirinden ayırma kuvveti.
kuvve-i mütehayyile ::: duyulmuş bir şeyi tekrar canlandırma kuvveti.
kuvve-i nâmiyye ::: nemâlandırıcı kuvvet.
kuvve-i sâmia ::: işiticilik kuvveti.
kuvve-i şâmme ::: koku alma kuvveti.
kuvve-i şeheviyye ::: fels. fr. concupiscence.
kuvve-i şehvâniyye ::: istek, yeme içme arzusu.
kuvve-i tesrîiyye ::: huk. kanun yapma salâhiyeti, yetkisi, yasama gücü.
kuvve-i umûmiyye ::: umûmî kuvvet, [en çok] asker ve silâh kuvveti.
kuvve-i vahime ::: zihinde hazır olan şeyleri tertip ve sarf etme kuvveti.
kuvve-i zahriyye ::: arka veren kuvvet, yardımcı, imdatçı.
kuvve-i zâika ::: lıek. tadıcılık kuvveti.
koy ::: küçük körfez , karanın içine girmiş , rüzgardan saklı deniz parçası , deniz koyuna benzer , çevresi mahfuz yer , köşe , bucak
kavî ::: güçlü
kâvî ::: (a. s. keyy'den. c. : kâvi.yân) dağlıyan, yakan, yakıcı, fr. caustique.
KOY :::