boş ~ بوٓش
Kamus-ı Türki - boş ~ بوٓش maddesi. Sayfa: 314 - Sira: 13


بوٓش boş osmanlıca ne demek, بوٓش anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde بوٓش boş maddesi
boş ~ بوٓش güncel sözlüklerde anlamı:
bevis ::: (f. i.) : farzetme, tahmin, oranlama.
Bevş ::: (f. i.) : çalım, gösteriş, debdebe.
"); bûş ::: (f. i.) : hastalanan koyun, keçi gibi hayvanları sağaltmak için bacaklarına yapıştırılan bir çeşit laden.
Boş :::
- İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı
Örnek: Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz - Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal.
- Yapılacak işi olmayan, işsiz.
- Yararsız, nafile
Örnek: Karamsar olmamak için ne kadar çırpınsak boş. R. H. Karay - İşsiz bir biçimde
Örnek: Boş oturmak, aylak durmak insanı çabuk çökertir. H. Taner - Verimsiz.
- Anlamsız
Örnek: Babam, kuvvetli bir darbe yemiş gibi şaşkın, boş gözlerle bakakaldı. O. Kemal - Habersiz, hazırlıksız
Örnek: Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım. O. Pamuk
bevis ::: (f. i.) farzetme, tahmin, oranlama.
Bevş ::: (f. i.) çalım, gösteriş, debdebe.
bûş ::: (f. i.) hastalanan koyun, keçi gibi hayvanları sağaltmak için bacaklarına yapıştırılan bir çeşit laden.
boş ::: abes, açık, anlamsız, bilgisiz, havai, münhal, yararsız