Çağdaş Sözlük

Ehl ~ اهل

Kamus-ı Türki - Ehl ~ اهل maddesi. Sayfa: 232 - Sira: 12

اهل Ehl osmanlıca ne demek, اهل anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde اهل Ehl maddesi

Ehl ~ اهل güncel sözlüklerde anlamı:

EHL ::: (Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz. * Dost, sahip, mensup. Evlâd, iyal. Kavm, müteallikat. Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet İslâmiyette önemli bir husustur. Dinimiz, bize işleri ehline vermemizi emreder. Cemiyette işler, mevkiler, makamlar, görevler, ehline verilirse işler düzgün gider, sonuçtan herkes memnun olur. Eğer İslâma aykırı olarak ehliyet yerine eş, dost, adam kayırma, parti menfaati vs. bayağı, hasis düşüncelere yer verilirse ve işler ehliyetsizlere terkedilirse bundan herkes zarar görür.

ehil ::: (a. s.) : (bkz. : ehl).

ehl ::: (a. s. c. : ehâlî) : 1) sahip, mâlik, mutasarrıf olan. 2) maharetli, usta, kabiliyetli, becerikli. 3) bir yerde oturan. 4) karıkocadan herbiri. (bkz. : ehil).

ehl-i âlem ::: insanlar.

ehl-i beyt ::: hâne halkı, familya, aile; Hz. Peygamberin yakın akrabası.

ehl-i cehl ::: câhiller, bilgisizler.

ehl-i dikkat ::: dikkat sahipleri.

ehl-i dil ::: gönül adamı, gönül dilinden anlıyan (kimse], kalender.

ehl-i dünyâ ::: dünyâ adamı, Ahireti düşünmiyen.

ehl-i emsâr ::: şehir, kasaba halkı.

ehl-i hakk ::: doğruluk sahipleri, îmânı bütün, doğru kimseler.

ehl-i hârâbat ::: meyhane adamları.

ehl-i hıref ::: kumaş dokuyan sanatkârlar.

ehl-i hibre ::: bir şeyi çok iyi bilen *bilirkişi. (bkz. : ehl-i vukuf).

ehl-i hikmet ::: filozoflar.

ehl-i idrâk ::: düşünce sahipleri, her şeye akıl erdirenler.

ehl-i İslâm ::: İslâm topluluğu.

ehl-i kıble ::: Müslüman.

ehl-i kitâb ::: dört kitaptan birine inanan.

ehl-i salâh ::: huk. hâli mestur, namuslu, doğru olan kimse, [bu evsâfı hâiz olanlara : ehl-i afa, ehl-i hayr, ehl-i fazi da denir].

ehl-i sûk ::: çarşı halkı, esnaf.

ehl-î sünnet ::: Peygamberimizle sahabelerine (dostlarına) itikatta uyanlar.

ehl-i şer ::: fenalık sahibi.

ehl-i şîa ::: Hz. Alî'nin mezhebine bağlı olan kimseler.

ehl-i ta'kîb ::: takîbedenler, peşinden gidenler.

ehl-i tarîk ::: bir tarikata, mensup [olan], derviş.

ehl-i tertîb ::: fık. farz olan beş vakit namazı, arada fasıla vermeden muntazam olarak kılan.

ehl-i ukubet ::: huk. men'edilen şeyleri yaptıklarınden dolayı haklarında ceza tatbiki kolay olan âkil baliğ kimseler, cezaya ehil kimseler.

ehl-i vezâif ::: huk. vakfın gailesinden maaş ve tayına müstahik olan kimseler, [camiin, imam, müezzin vesâir hademesi veya fakirler gibi].

ehl-i vukûf ::: iyi bilgisi olan, bilirkişi, (bkz. : ehl-i hibre).

ehl-i vücûd ::: varlık sahipleri, insanlar. ehl-ül-farz : fık. birinci derecedeki vâris.

ehil ::: maharet sahibi , evcil

ehl ::: sahip , usta , maharet sahibi , evcil , dost

ehil ::: ‬maharet sahibi

ehil ::: evcil

ehil ::: bir yerde ikamet eden

ehil ::: bir yere mensup

ehl ::: ‬maharet sahibi

ehl ::: evcil

ehl ::: bir yerde ikamet eden

ehl ::: bir yere veya görüşe mensup

ehil ::: (a. s.) (bkz. : ehl).

EHL :::

(Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz. * Dost, sahip, mensup. Evlâd, iyal. Kavm, müteallikat. Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet İslâmiyette önemli bir husustur. Dinimiz, bize işleri ehline vermemizi emreder. Cemiyette işler, mevkiler, makamlar, görevler, ehline verilirse işler düzgün gider, sonuçtan herkes memnun olur. Eğer İslâma aykırı olarak ehliyet yerine eş, dost, adam kayırma, parti menfaati vs. bayağı, hasis düşüncelere yer verilirse ve işler ehliyetsizlere terkedilirse bundan