Çağdaş Sözlük

Emîn ~ امین

Kamus-ı Türki - Emîn ~ امین maddesi. Sayfa: 170 - Sira: 4

امین Emîn osmanlıca ne demek, امین anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde امین Emîn maddesi

Emîn ~ امین güncel sözlüklerde anlamı:

EMiN ::: Kalbinde korku ve endişesi olmayıp rahatta olan. Korkusuz. * Kendisinden korkulmayan. * Kendine inanılan. İtimat edilen. * İnanan, güvenen. * Çok iyi bilen, şüphe etmeyen.

emîn ::: (a. s. c. : ümenâ) : 1) emniyet sahibi, korkusuz; birine emniyet eden, güvenen; şüphe etmiyen; kendisine güvenilen [kimse, şey]. Fetva emîni : [eskiden] Şeyhislâm Kapısı'nda fetva işlerine bakan en büyük me'mur. Sandık emîni : veznedar. Şehr-emîni : şehremânetinin reisi. Yed-i emîn : mahkemece kendisine bir şey emânet olunan kimse. 2) emniyetli, korkusuz [yer]. 3) i. Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in lâkabı. 4) i. erkek adı.

emîn-i çev ::: saray ahırlarına mahsus ot ve arpa ile şâir levazımı temîn vazifesiyle mükellef olan me'mur.

Emîn-i vahy ::: Hz. Muhammed (Aleyhisselâm).

Emîn-i vahyullah ::: Hz. Muhammed (Aleyhisselâm).

emîn ::: güvenilir.

EMiN ::: Şerrinden ve zarârından emîn olunmayan kimsenin, dîni, namazları, zekâtları kendisine fayda vermez. (Hadîs-i şerîf-Miftâh-ul-Cenne)

Âlimler devlet adamlarına karışmadıkça ve dünyâlık peşinde olmadıkça, peygamberlerin emînleridir. Dünyâlık toplamaya başlayınca hükûmet adamlarının arasına karışınca, bu emânete hıyânet etmiş olurlar. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

2. Peygamber efendimizin lakabı. Peygamber olduğu bildirilmeden önce de, Kureyş kabîlesi Resûlullah'a sallallahü aleyhi ve sellem çok güvenir, inanır ve; "Muhammed-ül-emîn" derlerdi.

Allahü teâlâya yemîn ederim ki, muhakkak ben gökte de emînim, yerde de. (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn)

Resûl-i ekrem, hayra dâvet eden bir emîn idi. (Hazret-i Ebû Bekr)

3. Vücuttaki bütün âzâlarını İslâmiyete uygun şekilde ve uygun yerlerde kullanan.

Vücuttaki bütün âzâlar emânettir. Bu emânetleri uygunsuz yerlerde kullanan, emîn değildir. Allahü teâlâya isyân ve hıyânet etmiş olur. (Süleymân bin Cezâ)

EMiN ::: Şerrinden ve zarârından emîn olunmayan kimsenin, dîni, namazları, zekâtları kendisine fayda vermez. (Hadîs-i şerîf-Miftâh-ul-Cenne)

Âlimler devlet adamlarına karışmadıkça ve dünyâlık peşinde olmadıkça, peygamberlerin emînleridir. Dünyâlık toplamaya başlayınca hükûmet adamlarının arasına karışınca, bu emânete hıyânet etmiş olurlar. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

2. Peygamber efendimizin lakabı. Peygamber olduğu bildirilmeden önce de, Kureyş kabîlesi Resûlullah'a sallallahü aleyhi ve sellem çok güvenir, inanır ve; "Muhammed-ül-emîn" derlerdi.

Allahü teâlâya yemîn ederim ki, muhakkak ben gökte de emînim, yerde de. (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn)

Resûl-i ekrem, hayra dâvet eden bir emîn idi. (Hazret-i Ebû Bekr)

3. Vücuttaki bütün âzâlarını İslâmiyete uygun şekilde ve uygun yerlerde kullanan.

Vücuttaki bütün âzâlar emânettir. Bu emânetleri uygunsuz yerlerde kullanan, emîn değildir. Allahü teâlâya isyân ve hıyânet etmiş olur. (Süleymân bin Cezâ)

Emin :::


  1. Güvenli
    Örnek: Gizli kitapları ve notları yok etmemiş yahut daha emin bir yere kaldırmamıştım. R. N. Güntekin

  2. Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz
    Örnek: Dağlar hiçbir zaman emin değildir. Y. K. Karaosmanoğlu

  3. Şüphesi olmayan
    Örnek: Pek büyük bir serveti olduğundan emin idiler. H. Z. Uşaklıgil

  4. Osmanlı imparatorluğunda bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişi.

emîn ::: güvenilir , emniyetli

emin ::: güvenli , kalbinde korku ve endişesi olmayıp rahatta olan , korkusuz , kendisinden korkulmayan , kendine inanılan , itimat edilen , inanan , güvenen , çok iyi bilen , şüphe etmeyen

emîn ::: ‬güvenilir

emîn ::: emniyetli

emin ::: emniyetli

EMİN :::

Kalbinde korku ve endişesi olmayıp rahatta olan. Korkusuz. * Kendisinden korkulmayan. * Kendine inanılan. İtimat edilen. * İnanan, güvenen. * Çok iyi bilen, şüphe etmeyen