çakmak ~ چاقماق
Kamus-ı Türki - çakmak ~ چاقماق maddesi. Sayfa: 500 - Sira: 4
![](/rsm/turki/5/500-4.jpg)
چاقماق çakmak osmanlıca ne demek, چاقماق anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde چاقماق çakmak maddesi
çakmak ~ چاقماق güncel sözlüklerde anlamı:
Çakmak :::
- Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası
Örnek: Nasıl oldu bilmem, eğilip yakarken çakaralmaz çakmak kıvılcım çıkardı. B. Felek - Çelik, taş, cam, plastik vb. maddeden yapılmış gaz veya benzinle dolu tutuşturma aleti.
- Tabanca veya tüfeklerde bulunan tetik düzeni.
- Kuruduğunda kalın kabuk bağlayan kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı.
- Vurarak sokup yerleştirmek.
- Çivi ile tutturmak
- Kazık çakıp hayvan bağlamak.
- Bir şeyi başka bir şeye sürtmek, vurmak veya çarpmak.
- Parıldamak, ışık vermek
Örnek: Bütün gözler çakar şimşekler gibi parlıyordu. A. Ş. Hisar - Saplamak
Örnek: Bir tanesi altısına yeterken, ben altı kurşunu bir tanesine çakıverdim. A. Gündüz - Sezinlemek, anlamak, farkına varmak
Örnek: Vallahi çaktı mı çakmadı mı anlayamadım. Parasını aldı, tüydü. S. F. Abasıyanık - İçki içmek.
çakmak ::: anlamak, bilmek, mıhlamak, saplamak, vurmak