Cem' ~ جمع
Kamus-ı Türki - Cem' ~ جمع maddesi. Sayfa: 481 - Sira: 8
جمع Cem' osmanlıca ne demek, جمع anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde جمع Cem' maddesi
Cem' ~ جمع güncel sözlüklerde anlamı:
CEM' ::: (C.: Cümu) Hurmanın iyi olmayanı. Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar. * Az olarak cemaat için isim olur. * Toplama. Bir yere getirme, biriktirme. Yığma. * Gr: Arabçada (ve tesniye olmayan dillerde) ikiden çok olan şeylere delâlet eden kelime. (Kitabın başındaki cemi' hakkındaki izahata bakınız) * Tas: Bütün eşyayı Cenab-ı Hak ile görerek kendi havl ve kuvvetinden teberri etmek.
cem' ::: (a. i. c. cumû') : 1) toplama, yığma. 2) birden fazla insan, hayvan ve eşyayı gösteren isim. 3) a. gr. * çoğul.
cem'-i müennes ::: gr. müfredinin şeklini bozmadan, sonundaki müennes alâmeti olan e (t) kaldırılıp yerine at getirilir : müslime (t), müslimat. gibi.
cem'-i mükesser (kırık cemi) ::: a. gr. cemi yapılacağı zaman müfredinin şekli bozularak yapılan cemi : kitab, kütüb. gibi.
cem'i müzekker ::: a. gr. müfredinin şeklini bozmadan sonuna in, ûn getirilerek yapılan cemi : müslimîn, müslimûn. gibi.
cem'-i sahîh (salim) ::: a. gr. sağlam cemi' mânâsında kullanılan bir cemî olup, bu cemî yapıldığı zaman müfredînin şekli bozulmaz. İki türlüdür : cemi müzekker, cemi müennes. 4) mat. * toplam.
cem'ül cem ::: cem'in cem'i.
CEM' ::: 1. İkindi namazını öğle namazıyla, yatsı namazını akşam namazıyla birlikte kılma.
Seferî olmayan (104 kilometreden az giden) Hanefî mezhebindeki bir yolcu, Şâfiî mezhebine uyarak iki namazı cem' edemez. (Şemseddîn Remlî)
Seferî olan (104 kilometreden fazla yola gitmeye karar veren) bir Hanefî, yolculuk sırasında, diğer üç mezhebe uyarak, araba mola verdiği zaman, öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsı namazlarını cem edebilir. (Hayreddîn Remlî)
Hanefî mezhebinde yalnız Arafat meydanında ve Müzdelife'de hacıların iki namazı cem' etmeleri lâzımdır. (Abdullah Mûsulî)
2. Tasavvufta bir makam. Fenâ ve sekr (mânevî sarhoşluk) makâmı da denir.
Cem' makamında Cenâb-ı Hakk'ın varlığı zuhur ve istilâ edip, sâlik (tasavvuf yolcusu) kendi mevhum olan varlığını yok bulur. Hallâc-ı Mansûr'un Ene'l-Hak, Bâyezîd-i Bistâmî'nin Sübhânî sözleri ve benzerleri bu makamda, Allahü teâlâdan başka hiçbir şey görmeyince söylenen sözlerdir. Allahü teâlâ mahlûkları (yarattıkları) ile birleşik değildir. Onların aynı ve benzeri değildir. O hiçbir bakımdan yarattıklarına benzemez. Hallâc-ı Mansur; "Ene'l-Hak" demekle, "Ben Hakk'ım, Hak teâlâ ile birleştim" demek istemedi. Böyle diyen kâfir olur. Onun sözünün mânâsı: "Ben yokum. Hak teâlâ vardır" demektir. (İmâm-ı Rabbânî, Muhammed Ma'sûm)
cem' ::: çoğul , toplama
cem’ ::: toplama
cem’ ::: çoğul
CEM' :::