Tâze ~ تازه
Kamus-ı Türki - Tâze ~ تازه maddesi. Sayfa: 372 - Sira: 19

تازه Tâze osmanlıca ne demek, تازه anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde تازه Tâze maddesi
Tâze ~ تازه güncel sözlüklerde anlamı:
TAZE ::: f. Yeni kesilmiş, bayatlamamış, taravetli, buruşmamış. * Yeni duyulan, henüz ortaya çıkan. * Kuru olmayan, yeşil. * Genç, körpe.
taze ::: (f. s.) : 1) taze, körpe; sulu, yaş. 2) genç.
Taze :::
- Bozulmamış, bayatlamamış olan
Örnek: Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. Y. Z. Ortaç - Dinç, yıpranmamış, yorulmamış
Örnek: Yüzü taze, taravetli ve güzeldi. M. Ş. Esendal - Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
Örnek: Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu. M. Ş. Esendal - Yeni, zamanı geçmemiş
Örnek: Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü. Halikarnas Balıkçısı - Genç kadın
Örnek: Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor. Ö. Seyfettin
tâze ::: körpe , taze , genç
tâze ::: körpe
tâze ::: taze
tâze ::: genç
tâze ::: yeni
taze ::: (f. s.) 1) taze, körpe; sulu, yaş. 2) genç.
taze ::: dinç, yaş
TAZE :::
f. Yeni kesilmiş, bayatlamamış, taravetli, buruşmamış. * Yeni duyulan, henüz ortaya çıkan. * Kuru olmayan, yeşil. * Genç, körpe