Ârız ~ عارض
Kamus-ı Türki - Ârız ~ عارض maddesi. Sayfa: 921 - Sira: 18
![](/rsm/turki/9/921-18.jpg)
عارض Ârız osmanlıca ne demek, عارض anlamı.. Osmanlıca sözlükler kamus-ı türki şemsettin sami sözlüğünde عارض Ârız maddesi
Ârız ~ عارض güncel sözlüklerde anlamı:
aRIZ ::: So adan olan şey. Bir şeyin zâtına ve hakikatına ait ve lâzım olmayıp başka bir varlıktan bazan vâki ve kaim olan. Takılan. Yapışan. * Bir şeyi arz ve takdim edici olan. * Kalın ve geniş bulut. * Ön dişlerin haricindeki onaltı dişin herbiri. * İnsanın yanağı. * Hasta olduğundan dolayı kesilen deve. * Seyrek sakallı kimse. (Bak: İctima-i zıddeyn) * (Arz. dan) Gelen. * Tesadüfî vakıa. * Dağ, bulut. v.s. gibi görmeye mâni olan herşey. * Yanak.
ârız ::: (a. s. arz'dan.) : 1) gelen. 2) i. tesâdüfî vak'a. 3) i. dağ, bulut ve şâire gibi gör-miye manî olan herşey. 4) i. yanak.
ârız-ı gülgûn ::: gül renginde olan yanak, penbe, al yanak.
ârız ::: gelip çatan, bulaşan, yapışan.
Arız :::
- Sonradan ortaya çıkan.
- Bulaşmış, musallat olmuş
Örnek: Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor. H. R. Gürpınar
ârız ::: yanak , bulaşan , gelen , yapışan
ârız ::: yanak
ârız ::: gelen
ârız ::: engel
ÂRIZ :::